Çoğumuz futbolcuları eğlenceyi seven, dışarı çıkmaktan kendisini alıkoyamayan, sınırsızca para harcayan,her hafta yahut her ay farklı kızı koluna takan, siyah saçına gölge veya meç attıran yakışıklılar olarak biliriz.ne yazık bu düşünceden sıyrılmamız pek mümkün görülmüyor.Dünyaca ünlü futbolcu olmanın şöhreti, yüklediği ağır sorumluluklar bizleri pek fazla ilgilendirmez. Ne da olsa onlar kadın düşkünlerinden başka bir şey değillerdir.
hal böyle olunca eli yüzü biraz düzgün ise, azıcık şöhretin havasını taşıyan bakışlara sahip ise genç kızların hayranı, hem cinslerinin ise baş düşmanı oluvermek çok kolaydır. sorarım? cristiano ronaldo eğer her hangi bir ülkenin bilmem neresinde, bilmem şu sokağında inşaat işcisi olarak çalışıyor olsa idi. hal ne olurdu. sırf Ronald yu görmek için evinin önünde kamp kuran 20 yaşında ki hollandalı kızın bahçe kapısından atlalarak ronaldo ya koşan kız olur muydu. binlerce kız onunla çıkmak için sıraya dizilirler miydi. Ben böyle tıpatıp ronaldo ya benzeyen ameleyi biliyorum. bakımı eksik, tonlarca sevgilisi yok, peşinden koşturan basın ordusu yok, yukardan burnuna bakan havası yok. geriye kalan ise şaşırtılacak benzerlik.sadece fiziksel benzerlik.. kızlar hangi ronaldo seçmek istersiniz çok para harcamayan, bir tane arabası olan,iyi bir saati, pırlanta bilekliği ve birkaç yüzüğü olan, ailesine destek çıkması en büyük hazzı olan, özel hayatına dikkat ettiğini ve sesiz bir hayata sahip olduğunu söyleyen Cristiano Ronaldo yu mu. yoksa medya nın en değerli malzemesi olan, popüler, yakışıklı, gece hayatı hızlı, ulaşılmaz yalan gösterilen Ronaldo yu mu. Ya da züğürt amele cristiano yu. mu.
16 Aralık 2011 Cuma
8 Aralık 2011 Perşembe
cimbommm
galatasaray sonunda fenerbahçe cevizini kırdı.
Spor Toto Süper Lig'in 14. haftasındaki derbide galatasaray, TT Arena'da fenerbahçe'yi sahadan silip 3-1 kazandı. Sarı-Kırmızılı ekibin gollerini 33'te Eboue, 41'de elmander ve 66'da Melo kaydetti. Böylece Cimbom'un 3 yeni futbolcusu 'gerçek galatasaraylı' oldu. fenerbahçe'nin tek sayısı kariyerinde galatasaray'a karşı 7. golünü atan ALEX'ten geldi.
Sarı-Kırmızılı tam 59 lig haftası ve 639 gün sonra yeniden haftayı lider kapatmanın sevincini yaşadı.
ASLAN FIRTINA GİBİ BAŞLADI
Karşılaşmaya etkili başlayan galatasaray, kanatlardan geliştirilen ataklarla tehlikeler yaratırken, ilk 20 dakikada fenerbahçe kalesini adeta kuşatmaya aldı. Orta sahada çok fazla top kazanan ve rakibinin ileri çıkmasına izin vermeyen sarı-kırmızılı ekip, üst üste pozisyonlara girmesine rağmen, Baros, Kazım,Elmander ve Emre ile bir çok fırsatı değerlendiremedi. Ardından Eboue ile aradığı golü bulan sarı-kırmızılılar, Elmander ile farkı 2'ye çıkararak ilk yarıyı kendisi için oldukça avantajlı bir skorla tamamladı.
1 Aralık 2011 Perşembe
galatasaray futbol takımının tarihine kabaca göz atma
2007-2008 Sezonu Şampiyonu'dur. |
1999-2000 sezonunda UEFA Kupasını Galatasaray futbol takımı kazanmıştır.
Adriano 1 hafta yok!
Barcelonalı futbolcu Adriano, sakatlığı nedeniyle bir hafta futbol oynayamayacak
Barcelonalı futbolcu Adriano Correira'nın sakatlandığı ve bir hafta futbol oynayamayacağı açıklandı.
Brezilyalı milli futbolcunun kulübünden yapılan açıklamada, Rayo Vallicano ile yapılan son lig maçında sakatlandığı belirtildi.
Açıklamada, oyuncunun La Liga'da Levante, Şampiyonlar Ligi'nde ise BATE Borisov ile yapılacak karşılaşmalarda forma giyme şansını bulamayacağı kaydedildi.
Futbolcunun, Real Madrid ile 10 Aralık'ta yapılacak maça ise yetişeceği düşünülüyor.
23 Kasım 2011 Çarşamba
çocuklar ve spor
2011 yazında çeşitli semtlerde (bahçelievler, bağcılar, güngören) çocuklar için her yıl açılan ve çeşitli okulların
bahçelerine kurulan geçiçi olarak kurulan yüzme havuzu ile öğrenciler hem tatillerini gidemedikleri tatil köylerinde
ki gibi eğlenceli zamana sahip olmanın yanında; yüzme sporunu da en iyi şekilde yapmaya gayret gösterdiler.
ayrıca acılan ücretsiz tenis kursları da yoğun ilgi gördü. çocuklar tatillerini sokağın futbol sahası içinde, dar
sokaklarda, arabaların tehlikeli duruşları içinde geçirmediler. Evet güzel ülkem hala imkansızlıklara,
olanaksızlıklara boyun eğdiğimiz belki de mecbur olana katlanmaktan başka çaremiz yoktur. ama şu da
gerçektir ki bu olanaksızlıklara rağmen çocuklar canla başla mücadele vermekten asla bıkmadılar. erken
saatlerde yüzme öğrenmeye koştular onlar ki hayatları boyunca her gün sporu yaşayanlar olmadılar. bizler
spora ilgisi kıt olan milletin insanları değiliz. şartlar uygun olsa idi dünya tenis şampiyonasında, yüzme
şampiyonasında isimlerimiz her daim önde olurdu.
bahçelerine kurulan geçiçi olarak kurulan yüzme havuzu ile öğrenciler hem tatillerini gidemedikleri tatil köylerinde
ki gibi eğlenceli zamana sahip olmanın yanında; yüzme sporunu da en iyi şekilde yapmaya gayret gösterdiler.
ayrıca acılan ücretsiz tenis kursları da yoğun ilgi gördü. çocuklar tatillerini sokağın futbol sahası içinde, dar
sokaklarda, arabaların tehlikeli duruşları içinde geçirmediler. Evet güzel ülkem hala imkansızlıklara,
olanaksızlıklara boyun eğdiğimiz belki de mecbur olana katlanmaktan başka çaremiz yoktur. ama şu da
gerçektir ki bu olanaksızlıklara rağmen çocuklar canla başla mücadele vermekten asla bıkmadılar. erken
saatlerde yüzme öğrenmeye koştular onlar ki hayatları boyunca her gün sporu yaşayanlar olmadılar. bizler
spora ilgisi kıt olan milletin insanları değiliz. şartlar uygun olsa idi dünya tenis şampiyonasında, yüzme
şampiyonasında isimlerimiz her daim önde olurdu.
2 Kasım 2011 Çarşamba
Tenis ve Türkiye
GEÇEN hafta istanbul dünyanın en önemli spor organizasyonlarından birinin en üst düzey turnuvalarından
birine ev sahipliği yaptı. Dünya tenisinin en iyi 8 kadın tenisçi, sezonun son turnuvası için istanbul’da
toplandı .Bu müthiş turnuva, önceki gün Kvitova’nın şampiyonluğuyla sonuçlandı. Turnuvanın tek kötü yanı
da ne İstanbul valisi Hüseyin avni bulut, ne spor bakanı Suat kılıç, ne de İstanbul büyükşehir belediye
başkanı kadir topbaşın chanpionships te bulunmamaları oldu. sizler bu şekilde olursanız türkiye de neden
hala farklı spor çeşitliliğinin olmadığının sorulmaması doğru olacaktır. sevindirici taraf ise her karşılaşmada
seyircinin muazzam desteği ile tribünler her seferinde doldu taştı.fakat ki eğer tenis sadece erkeklerin
oynadığı bir spor olsa idi eminim ki futbol kadar benimsenmiş olurdu.
birine ev sahipliği yaptı. Dünya tenisinin en iyi 8 kadın tenisçi, sezonun son turnuvası için istanbul’da
toplandı .Bu müthiş turnuva, önceki gün Kvitova’nın şampiyonluğuyla sonuçlandı. Turnuvanın tek kötü yanı
da ne İstanbul valisi Hüseyin avni bulut, ne spor bakanı Suat kılıç, ne de İstanbul büyükşehir belediye
başkanı kadir topbaşın chanpionships te bulunmamaları oldu. sizler bu şekilde olursanız türkiye de neden
hala farklı spor çeşitliliğinin olmadığının sorulmaması doğru olacaktır. sevindirici taraf ise her karşılaşmada
seyircinin muazzam desteği ile tribünler her seferinde doldu taştı.fakat ki eğer tenis sadece erkeklerin
oynadığı bir spor olsa idi eminim ki futbol kadar benimsenmiş olurdu.
29 Ekim 2011 Cumartesi
sporun kardeşlik gururu
beşiktaş feberbahçe Maçının son dakikalarında sahaya atkı yağdı. Kimileri protesto için atıldığını zannetti. Oysa gerçek kısa sürede anlaşıldı.
2-2 biten derbi maçı futbolu kadar tribünlerin anlamlı jestiyle çok konuşuldu.. Beşiktaş taraftarı depremzedelere 'destek böyle olur' dedirtti. İnsanlık adına ince mesajlar yayıldı tribünlerden. Sporun kardeşlik ruhu yeniden dirildi.
Taraftar Van depremini unutmamıştı. Van'ın ayazında kalan mağdurlar içindi o atkılar.
Beşiktaş tribünleri “Acımız Sokağın TaVANına kadar” , “90. dakikada atkılar sahaya”, "Van’ımız, Canımız Çok Büyüktür Acımız” yazılı pankartla Van’a destek verdi.
Kartal taraftarı maç sonunda, yanlarında getirdikleri bere ve atkıları sahaya attı. Sahaya atılan atkılar ve bereler daha sonra deprem bölgesine gönderilmesi için toplatılarak paketlendi. gönül isterdi ki Van için iki rakip taraftarın yan yana oturup maçı islemesi idi.fakat her şeye rağmen taraftarın muazzam bu davranışı insanlık adına unutulmazlar manevi destek oldu.
20 Eylül 2011 Salı
cimbomun yeni yıldız elmander
Galatasaray'ın isviçreli oyuncusu elmander geçen hafta oynanan galatasaray- samsunspor
maçında performansı ile adeta parladı.
elmander'in karşılaşmanın 2. yarısında oyuna dahil olması ile attığı gol ve kullandığı penaltıyı
gole cevirmesi terim'e ve taraftara rahat bir nefes aldırdı. durum böyle olunca da haftalardır
külübede bekleyen elmander haftaya oynanacak karabük deplamanında milan baros yerine
oynayacak. Teknik direktor fatih terim'in gözüne giren elmander'in mutluluğu da gözlerden
kaçmadı. Temenni odur ki parlayan yıldızların ışıntıları söndürülmesin.
maçında performansı ile adeta parladı.
elmander'in karşılaşmanın 2. yarısında oyuna dahil olması ile attığı gol ve kullandığı penaltıyı
gole cevirmesi terim'e ve taraftara rahat bir nefes aldırdı. durum böyle olunca da haftalardır
külübede bekleyen elmander haftaya oynanacak karabük deplamanında milan baros yerine
oynayacak. Teknik direktor fatih terim'in gözüne giren elmander'in mutluluğu da gözlerden
kaçmadı. Temenni odur ki parlayan yıldızların ışıntıları söndürülmesin.
29 Temmuz 2011 Cuma
23 Mayıs 2011 Pazartesi
AVRUPA YOLCULARI
Spor Toto Süper Lig'de 2010-2011 sezonunu şampiyon olarak kapatan fenerbahçe, gelecek sezon UEFA
Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılma hakkını kazandı.
sarı-lacivertli ekip, nefes nefese geçen şampiyonluk yarışında Trabzonspor'u averajla geride bırakırken,
''Devler Ligi'' biletini de cebine koydu.
Fenerbahçe,yeni sezonda Avrupa'nın kulüpler bazında en büyük organizasyonu olan UEFA Avrupa
Şampiyonlar Ligi'ne grup aşamasından katılacak.
Fenerbahçe, grubundaki ilk maçını 13 veya 14 Eylül'de oynayacak.
Şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Trabzonspor ise ''Devler Ligi''ne girebilmek için iki ön eleme turu oynayacak.
Bordo-mavili ekip, 3. ön eleme ve play-off turunu geçmesi durumunda Fenerbahçe ile birlikte türkiye'yi
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde temsil etme hakkını kazanacak. Üçüncü ön eleme turundaki ilk maçlar 26-27
Temmuz, rövanş maçları ise 2-3 Ağustos tarihlerinde oynanacak.
Trabzonspor'un, UEFA Şampiyonlar Ligi eleme turlarını geçememesi durumunda, yeni sezonda yoluna UEFA
Avrupa Ligi'nden devam etme şansı da bulunuyor.
Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılma hakkını kazandı.
sarı-lacivertli ekip, nefes nefese geçen şampiyonluk yarışında Trabzonspor'u averajla geride bırakırken,
''Devler Ligi'' biletini de cebine koydu.
Fenerbahçe,yeni sezonda Avrupa'nın kulüpler bazında en büyük organizasyonu olan UEFA Avrupa
Şampiyonlar Ligi'ne grup aşamasından katılacak.
Fenerbahçe, grubundaki ilk maçını 13 veya 14 Eylül'de oynayacak.
Şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Trabzonspor ise ''Devler Ligi''ne girebilmek için iki ön eleme turu oynayacak.
Bordo-mavili ekip, 3. ön eleme ve play-off turunu geçmesi durumunda Fenerbahçe ile birlikte türkiye'yi
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde temsil etme hakkını kazanacak. Üçüncü ön eleme turundaki ilk maçlar 26-27
Temmuz, rövanş maçları ise 2-3 Ağustos tarihlerinde oynanacak.
Trabzonspor'un, UEFA Şampiyonlar Ligi eleme turlarını geçememesi durumunda, yeni sezonda yoluna UEFA
Avrupa Ligi'nden devam etme şansı da bulunuyor.
11 Nisan 2011 Pazartesi
OSMANLI'DA HAREM
HAREM lûgatte korunan, mukaddes ve muhterem yer anlamına gelir. Ev,
konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak bir şekilde planlanan,
kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan rahatça günlük hayatlarını
sürdürdükleri kısımdır.Devlet içinde yer edinmeye başlayan haremin İki temel
fonksiyonu vardır. Birincisi padişahın özel yaşamını sürdüğü ve eş bulduğu
yerdir.fatihle birlikte şehzadeler yabancı hanedanlarla evlenmeyi
bıraktıklarından bu çok önemli ve hanedanı vazgeçilmez kılmıştır.İkinci bir
önemi ise haremin okul görevi yapmış olmasıdır. Enderun mezunu devşirme
gençlerle sarayda eğitim almış cariyelerin evlendirilmesiyle eğitime dayanan
bir üst kesim kurulmuştur.Padişaha ve hanedana bağlı bir aristokrasi
yaratılmasını sağlamak için cariyelerin eğitilmesini sağlayan bir
kurumdur.Osmanlıda harem herkesin giremediği bir ortamdı.osmanlı haremine
hırvat, yunan,rus, ukraynalı, italyan ve fransız asıllılar alınırdı.Müslümanlar,
ermeniler ve yahudiler şehir halkından oldukları için hareme
alınmazlardı.Saraya gelen cariyeler ya Kırım Hanlığı Atlılarının Kuzey
steplerinden getirdiği esireler veya Akdeniz korsanlarının ele geçirdiği
güzellerdir. Bununla birlikte İmparatorluğun çeşitli yerlerindeki fakir
fukaranın kurtulsun diye saraya gönderdiği kızlarda hareme alınırdı.
konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak bir şekilde planlanan,
kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan rahatça günlük hayatlarını
sürdürdükleri kısımdır.Devlet içinde yer edinmeye başlayan haremin İki temel
fonksiyonu vardır. Birincisi padişahın özel yaşamını sürdüğü ve eş bulduğu
yerdir.fatihle birlikte şehzadeler yabancı hanedanlarla evlenmeyi
bıraktıklarından bu çok önemli ve hanedanı vazgeçilmez kılmıştır.İkinci bir
önemi ise haremin okul görevi yapmış olmasıdır. Enderun mezunu devşirme
gençlerle sarayda eğitim almış cariyelerin evlendirilmesiyle eğitime dayanan
bir üst kesim kurulmuştur.Padişaha ve hanedana bağlı bir aristokrasi
yaratılmasını sağlamak için cariyelerin eğitilmesini sağlayan bir
kurumdur.Osmanlıda harem herkesin giremediği bir ortamdı.osmanlı haremine
hırvat, yunan,rus, ukraynalı, italyan ve fransız asıllılar alınırdı.Müslümanlar,
ermeniler ve yahudiler şehir halkından oldukları için hareme
alınmazlardı.Saraya gelen cariyeler ya Kırım Hanlığı Atlılarının Kuzey
steplerinden getirdiği esireler veya Akdeniz korsanlarının ele geçirdiği
güzellerdir. Bununla birlikte İmparatorluğun çeşitli yerlerindeki fakir
fukaranın kurtulsun diye saraya gönderdiği kızlarda hareme alınırdı.
Hareme gelen biri önce Türkçe, Kur’an ve okuma yazma öğrenirdi. Bununla
birlikte musiki, raks ve ince sanatlar gibi alanlarda da eğitim görürlerdi. Saray
protokolünü ve adabını öğrenirlerdi. Bu nedenledir ki haremden çıkan biri
mahallesinde “saraylı hanım” olarak tanınır, bilgi ve davranışları ile saygı
görürdü.tıpkı diğer topluluklar gibi haremde de eşitsizlik vardı. Bu çok
normal karşılanırdı. güzelliği ve zekasıyla dikkat çekenler padişahın gözdesi
olur belki haseki belki de valide sultanlığa kadar yükselirlerdi.
8 Nisan 2011 Cuma
Arda'yı göndermeye ne kadar da Hevesliyiz.
Bir gün bir delikanlı cıkar ortaya kendisini atar futbola.Bir bakmışız o delikanlı oluvermiş sana futbolun
kahramanı arda. gün geçtikçe ününe ün katmış, Adı türkiye'nin de ötesine avrupalara yayılmış.işler bu noktaya
gelincede ve start a başlanır oyuncumuzu göndermeye. eden herşeyi bu kadar kolay görüyorüz.uzaktan
yazılar yazıp yorumlarda bulunmak kolay hele bu yorumlar halktan cıkmışsa bu işin durumu biraz
vahimleştiriyor.Gidenlerden çok büyük başarılar görmüş gibi her önüne gelinimizi çar çabuk göndermeye
çalışıyoruz. sonra da hadi gittin ama ülkemizi gururlandıracak olarak git.Ülkemizin adına yakışır futbolcu
olarak, sanki futbolcu ülkesine hizmet etmeye mahkum olurcasına. İlhan mansız örneği bu konumuz için
mükemmel bir örnek teşkil eder. sen kalk ününün rüzgarına kapıl, verilen gazlara heves et.Ver elini kültürüne
uzak olduğun bir ülkeye japonyaya git. Ve sonra ne olsun kendisini toparlayamayan bir ilhan mansız hikayesi
olsun. ya fenerin göz nuru biricik tuncayına ne demeli. ingiltere de resmen yaşam mücadelesine girdi.Onu
izlerken ayağına top deydiği anda bak gördün mü tuncayı harika oynuyor diyip başlarız kendimizi kandırmaya.
bizimkiler mesut gibi olamaz; çünkü o türkiyede uzun bir süre kalıpta yurtdışına cıkmadı. O zaten işin içinde
pişmiş bir şekilde adapte sorunu olmadan, cıtasını yükseltmeye bakıyor. Arda mesut olamaz, mesutta arda
olamaz. Yoksa bu şekilde davranmaya devam edersek değerli futbolcularımızdan bir varmış bir yokmuş
olarak bahsederiz.
Guti Gidiyor.
GUTİ GİDİYOR. Bu kadar net bir ifade kullanmamızın nedeni ise şu ana kadar yaşananları birleştirmenin sonucunda ortaya çıkan mozaiğin görüntüsü...
1 yıl daha mukavelesi bulunan İspanyol yıldız hakkında Avrupa basınında sürekli yeni iddialar gündeme gelirken o “Beşiktaş’ta mutluyum ve bir yere gitmeyi düşünmüyorum” ifadesini kullanmıştı. Ancak gelinen noktaya bakıldığında tablonun hiç de öyle olmadığı aşikar. Peki neler oldu?
ALEM UYARISINA BOZULDU
Başkan Yıldırım Demirören geçtiğimiz hafta sonu takım Sivas’ta mücadele ederken Guti ve Ersan Gülüm gece alemlerinde ter dökmüştü. Ve sonrasında başkan ünlü yıldızı görüşme odasına almış “Bu nasıl kaptanlık?” fırçasını atmıştı. Aynı Guti, önceki gün kupa mücadelesinde sahada turist gibi gezdi sonrasında kenara alındı. Teknik direktör Tayfur Havutçu’ya ise tavır yaptı.
TEKLİFLER ÇOĞALDI
Ünlü oyuncunun kartvizitine bakıp da istememek mümkün mü? Geçtiğimiz günlende dünya basınında sıkça yer alan Guti Hernandez’in yeniden eski yuvası Real Madrid’e döneceği belirtildi. Tayland başta olmak üzere dünyanın öbür ucu Amerika’dan Los Angeles Galaxy’den teklif aldığı iddia edildi. Haliyle bu da elini güçlendirdi.
AİLE HASRETİ ÇEKİYOR
Gelelim belki de ayrılığında en önemli etkenlerin başında yer alacak asıl nedene... İspanya’da bulunan ailesine duyduğu hasret. Her ne kadar İstanbul geceleri onun için ayrı bir keyif olsa da İspanya burnunda tütüyor. Ayrıca Beşiktaş’ın yeni sezonda en yüksek ihtimal UEFA Kupası’na katılacak olması da onun gibi bir oyuncu için çıtayı aşağıda bırakıyor.
1 yıl daha mukavelesi bulunan İspanyol yıldız hakkında Avrupa basınında sürekli yeni iddialar gündeme gelirken o “Beşiktaş’ta mutluyum ve bir yere gitmeyi düşünmüyorum” ifadesini kullanmıştı. Ancak gelinen noktaya bakıldığında tablonun hiç de öyle olmadığı aşikar. Peki neler oldu?
ALEM UYARISINA BOZULDU
Başkan Yıldırım Demirören geçtiğimiz hafta sonu takım Sivas’ta mücadele ederken Guti ve Ersan Gülüm gece alemlerinde ter dökmüştü. Ve sonrasında başkan ünlü yıldızı görüşme odasına almış “Bu nasıl kaptanlık?” fırçasını atmıştı. Aynı Guti, önceki gün kupa mücadelesinde sahada turist gibi gezdi sonrasında kenara alındı. Teknik direktör Tayfur Havutçu’ya ise tavır yaptı.
TEKLİFLER ÇOĞALDI
Ünlü oyuncunun kartvizitine bakıp da istememek mümkün mü? Geçtiğimiz günlende dünya basınında sıkça yer alan Guti Hernandez’in yeniden eski yuvası Real Madrid’e döneceği belirtildi. Tayland başta olmak üzere dünyanın öbür ucu Amerika’dan Los Angeles Galaxy’den teklif aldığı iddia edildi. Haliyle bu da elini güçlendirdi.
AİLE HASRETİ ÇEKİYOR
Gelelim belki de ayrılığında en önemli etkenlerin başında yer alacak asıl nedene... İspanya’da bulunan ailesine duyduğu hasret. Her ne kadar İstanbul geceleri onun için ayrı bir keyif olsa da İspanya burnunda tütüyor. Ayrıca Beşiktaş’ın yeni sezonda en yüksek ihtimal UEFA Kupası’na katılacak olması da onun gibi bir oyuncu için çıtayı aşağıda bırakıyor.
29 Mart 2011 Salı
Türkiyede Neden Tenis Gelişmiyor?
Her zaman yakınırız: neden türkiyede çeşitli spor dalları gelişmiyor, neden spor denilince futbol ve
basketboldan başka birsey bilmeyiz diye.Dünya da onca spor dalları mevcutken bizde spor dalları kıt
durumdadır. Neden bu spor kaynaklarını yaymak için geniş kapsamlı çalışmalar yapılmıyor.iş tenis
federasyonunun ispanyol tenis duayenini Lluis Bruguera yi tenisin başına getirmek degildir.İş tenisi ne kadar
hayatımıza soktuğumuz ve ne kadar benimsediğimizdir.bizde ki tenis sporunun beyinlerdeki karşılığı şudur:
tenis sporu var, orda bir yerlerde oynanılıyor birileri tarafından. peki ya bu birileri kim halk için;onlar öteki
kesimdir, onlar bircok sorunu aşmış kişilerdir. onlar için tenis kursunun üçreti kulak arkasıdır.onlara göre tenis
halkın sporu değildir.sadece futbol halkın sporu olabilir.Sorarım: nerde her sokak başında tenis kortları var,
nerde tenis kurları üçretsiz verilir yahut cüzi üçrete verilir.Eğer tenis halka sevdirilseydi, imkanlar sağlansaydı.
Eminim ki tenis severler ve oynayanlar, futbolseverlerden ve oynayanlardan daha fazla ve nitelikli olabilirdi.
örnek verecek oluırsak litvanya gibi cok gelişmemiş ülkelerde basketbol sporunun bu kadar gelişmesinin
sebebi her köşe başında basketbol sahalerı olmasıdır. yani halkın içindedir, dışında değil.
basketboldan başka birsey bilmeyiz diye.Dünya da onca spor dalları mevcutken bizde spor dalları kıt
durumdadır. Neden bu spor kaynaklarını yaymak için geniş kapsamlı çalışmalar yapılmıyor.iş tenis
federasyonunun ispanyol tenis duayenini Lluis Bruguera yi tenisin başına getirmek degildir.İş tenisi ne kadar
hayatımıza soktuğumuz ve ne kadar benimsediğimizdir.bizde ki tenis sporunun beyinlerdeki karşılığı şudur:
tenis sporu var, orda bir yerlerde oynanılıyor birileri tarafından. peki ya bu birileri kim halk için;onlar öteki
kesimdir, onlar bircok sorunu aşmış kişilerdir. onlar için tenis kursunun üçreti kulak arkasıdır.onlara göre tenis
halkın sporu değildir.sadece futbol halkın sporu olabilir.Sorarım: nerde her sokak başında tenis kortları var,
nerde tenis kurları üçretsiz verilir yahut cüzi üçrete verilir.Eğer tenis halka sevdirilseydi, imkanlar sağlansaydı.
Eminim ki tenis severler ve oynayanlar, futbolseverlerden ve oynayanlardan daha fazla ve nitelikli olabilirdi.
örnek verecek oluırsak litvanya gibi cok gelişmemiş ülkelerde basketbol sporunun bu kadar gelişmesinin
sebebi her köşe başında basketbol sahalerı olmasıdır. yani halkın içindedir, dışında değil.
Türkiyede Tenis
Tenis Türkiye'de 1900'lü yıllarda, İngiliz diplomatlar aracılığıyla tanıtıldı. 1905'te İzmir, Bornova ve Karşıyaka'da İngilizler arasında tenis oynanıyordu. Türklerin ilk tenis oynadıkları tarih ise 1915 oldu. Bu tarihten itibaren Amerikan kolejlerinde tenis oynanmaya başlandı. Fenerbahçe'de tenis kulübünün kurulmasıyla Fuat Hüsnü Kayacan ilk Türk tenis hareketini başlattı.
Tenisçilerimizin uluslararası alanda ilk kez katıldıkları 1930 Balkan şampiyonasında, çiftlerde Sedat Erkoğlu-Vahram Şirinyan 1. oldular. 1942'de " Tenis, Eskrim, Dağcılık " (TED) kulübünün Muhterem Sökmen, Avni Şaşa, Cihat Tegin, Mecdi Serdengeçti, Rıza Arseven, Memduh Moran gibi isimlerin öncülüğünde kurulmasıyla birlikte Türk tenisinde yeni atılımlar gerçekleşti. 1923 yılında TİCİ'nin bünyesinde kurulan Tenis Federasyonu'nun ilk başkanlığına Server Bey getirildi. 1939'da bağımsız olan federasyonun başkanlığını Kerim Bükey üstlendi. Türk milli takımı, Davis kupasına ilk kez 1948 yılında katıldı ve ülkemizde oynanan karşılaşmada Yugoslavya'ya 5-0 mağlup oldu.
Bundan sonra uzun süre Davis kupasında tur geçemeyen takımımız ilk galibiyetini 1974'de Lübnan'ı 3-2 yenerek aldı. 1980 yılında İzmir'de yapılan İslam Oyunları'nda tek bayanlarda Tevfika Celaloğlu, çift bayanlarda Tevfika Celaloğlu- Emel Erdem çifti ve karışıkta Tevfika Celaloğlu ile Kemal Ambar çiftinin şampiyonlukları Türk tenisinin en önemli başarıları arasında yer aldı.
19 Mart 2011 Cumartesi
Yine Mi Galatasaray Yine Mi
Artık şu sahneleri ne zamana kadar göreceğiz, ne zaman şu fenerbahçe'nin ezimetinden kurtulacağız?
Artık eski galatasarayı istiyoruz.gerçekten de olmuyor: onca taraftara yazık. yıllardır büyük sorun haline geldi
gs nin fenerbahçe yi yenememesi acaba sorun nerden kaynaklanıyor nasıl oluyorda ligin 17. 18. sırasında
bulunan takımlara yenilen ve mücadelelerinden zorla cıkan fenerin nasıl oluyor
da GS yi görünce işler değişiyor anlamış değilim.Anlayalım artık yıllardır süren şu husumeti, anlayalım GS nin
fenere olan ezikliğini.Yakışmıyor galatasaray yakışmıyor. çünkü sen tarih yazansın, çünkü sen 4 yıl üst üste
şampiyon olan cimbobsun, çünkü sen adını, türkiye nin bile bilinmediği ülkelerde ülkenin adını duyuran
gururumuzsun. dileriz en kısa zamanda gerçek cimbob olursun. yoksa eskileri hatıralarda yaşatıp
hatırlayacağız seni. Nice hagilere, nice hakan şükürlere, nice fatih terimlere.
Artık eski galatasarayı istiyoruz.gerçekten de olmuyor: onca taraftara yazık. yıllardır büyük sorun haline geldi
gs nin fenerbahçe yi yenememesi acaba sorun nerden kaynaklanıyor nasıl oluyorda ligin 17. 18. sırasında
bulunan takımlara yenilen ve mücadelelerinden zorla cıkan fenerin nasıl oluyor
da GS yi görünce işler değişiyor anlamış değilim.Anlayalım artık yıllardır süren şu husumeti, anlayalım GS nin
fenere olan ezikliğini.Yakışmıyor galatasaray yakışmıyor. çünkü sen tarih yazansın, çünkü sen 4 yıl üst üste
şampiyon olan cimbobsun, çünkü sen adını, türkiye nin bile bilinmediği ülkelerde ülkenin adını duyuran
gururumuzsun. dileriz en kısa zamanda gerçek cimbob olursun. yoksa eskileri hatıralarda yaşatıp
hatırlayacağız seni. Nice hagilere, nice hakan şükürlere, nice fatih terimlere.
10 Mart 2011 Perşembe
İŞTE GERÇEK FUTBOLL
Futbol seyircisiz gölü saygıyla yaşamaktır.Futbol gülmektir. Futbol kaçmaktır. futbol sakarlıktır.futbol tesadüftür. futbol mantıktır.. futbol top olmak ve topu idare edememektir. top yuvarlaktır önce futbolcunun suratıni sonra kaleleri delmektir. FUTBOL GOLÜ YAŞAMAKTIR KOTROLSÜZCE.
GUTİ KENDİNİ YANLIZ MI HİSSEDİYOR?
Hatırlar mısın şöyle bir sözümüz vardı. davulun sesi uzaktan güzel gelir.tıpkı bizlere de söhret dolu, para içinde yüzen hayatlar ne kadar da güzel, ulaşılmaz, imrenerek bakılan hayatların sesi uzaktan hoş gelir. ve görülür.bizler bilmeyiz onların acılarını, üstlerinde ki magazin baskısını,yanlızlıklarını ve belkide en önemlisi içinde bulundukları sahte arkadaşlıkların iki yüzlülüklerini. Bir düşünün para içinde yüzdüğünüzü ve artık ne yapacağınızı bilmeyecek durumda olduğunuzu,herkesin size sırf popülerliğinizden dolayı birer yalaka hemde kaymaklı yalaka şeklinde davrandığını düşünün ve kendinizi onların yerine koyduğunuzda fazla söze hacet etmeden hımmm diyiverriyorsunuz.Beşiktaş'ın yıldız futbolcusu guti dün ispanyanın özel bir radyosuna adeta içini döktü. Boğaz'ın Asya yakasında büyük bir evde tek başına oturan ve sanki bir öğrenci hayatı sürdüğünü anlatan Guti, ''Takım arkadaşlarımla aram iyi ama herkesin kendine göre yaşam tarzı ya da ailesi var. O yüzden onlarla çok fazla birlikte vakit geçiremiyorum. Yalnızım ve kendimi biraz terk edilmiş hissediyorum. Belki tanıdığım insanlardan daha çok şey bekliyordum ama bu herkese olur. Yapabileceğim tek şey kendimle mutlu olmak ve öyleyim de'' diye konuştu.bu acıklamalar belkide bizlere ünlü insanların yaşamlarının zorluluğuna örnek teşkil edebilir.
İşte Real Madridli futbolcuların lakapları
Real Madrid'de ortaya koyduğu performansla dikkatleri üzerine çeken Mesut Özil'in takma ismi Nemo.Genç oyuncunun takım arkadaşları tarafından gözlerinin benzerliği nedeniyle "Kayıp balık Nemo" adlı çizgi filmin kahramanının ismiyle çağrıldığı ortaya çıktı.
Real Madrid'de diğer oyunculardan yakışıklılığı
ile dikkatleri ceken Casillas'ın lakabı kaptan, Cristiano Ronaldo'nunki makine, Adebayor'unki ise Avatar. Real'de Benzema'nın monşer, Pedro Leon'un domates, Arbeloa'nın Robocop, Granero'nun ise bohem takma isimlerine sahip oldukları bildirildi.
İspanyolcayı hızla öğrendiğini söyleyen Mesut, "Söylenenleri anlıyorum. Ama konuşmakta zorlanıyorum" dedi. 22 yaşındaki oyuncu, Zinedine Zidane'a benzetilmekten büyük onur duyduğunu belirtirken, "Ancak o büyük bir yıldızdı. Ben ise henüz yolun başındayım" diye konuştu.22 yaşındaki mesut'un yaptığı mütevazi acıklamaları onun bu gidişle kendinden daha fazla söz ettirecegi kesin.yeterki disiplinli bir şekilde hayatına sıkı sıkı sarıldıkça ve asla başarısızlıkların arkasından bakmayarak yoluna devam ettikçe istediğin sen olursun.
Galatasaray, spor Toto Süper Lig'de 13 Mart Pazar günü oynayacağı Ankaragücü maçının hazırlıklarını, yaptığı çift antrenmanla sürdürdü.
Günün ilk antrenmanında, futbolcuların salonda fitness çalışması yapıp, basketbol salonunda 4 takım halinde basketbol oynadı. Futbolcular günün ikinci antrenmanında ise sahada yoğun kar yağışı altında çalıştı. Sarı-kırmızılılar, antrenmanda topla pozisyon oyununun ardından dar alanda çift kale maç yaptı.
Antrenmanlara tedavisi devam eden Sabri Sarıoğlu'nun katılmadığı, Arda Turan ve Lucas Neill'in ise günün antrenmanında salonda çalıştığı ifade edildi. Galatasaray, yarın yapacağı tek antrenmanla hazırlıklarına devam edecek
Günün ilk antrenmanında, futbolcuların salonda fitness çalışması yapıp, basketbol salonunda 4 takım halinde basketbol oynadı. Futbolcular günün ikinci antrenmanında ise sahada yoğun kar yağışı altında çalıştı. Sarı-kırmızılılar, antrenmanda topla pozisyon oyununun ardından dar alanda çift kale maç yaptı.
Antrenmanlara tedavisi devam eden Sabri Sarıoğlu'nun katılmadığı, Arda Turan ve Lucas Neill'in ise günün antrenmanında salonda çalıştığı ifade edildi. Galatasaray, yarın yapacağı tek antrenmanla hazırlıklarına devam edecek
22 Ocak 2011 Cumartesi
Havuz Sporunun Tarihçesini Biliyor Muydunuz?
Eski YUnan Ve Roma Uygarlıklarında görmüş olduğumuz yüzme sporu savaş amaçlı karşımıza çıkmaktadır .Suyun birçok canlı için doğal yaşam çevresi olması ve yaşamın suda başladığı düşünüldüğünde bilinen en eski çağlardan beri insanların suyla ilgilenmesi yüzme ve banyo amaçlan ile suyla ilişkide olmaktan zevk alması ve bu davranışlarına ilişkin bir kültür oluşturmuş olmasına hayret edilmemelidir.
Hintlilerin dini amaçla oluşturdukları su kültürünün M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzandığı biliniyorsa da su ile ilgili yaşam biçimi kültürüne ilişkin en iyi korunmuş yapı örnekleri Ege uygarlıklarına aittir. M.Ö. 1700-1400 arasında Kronos ve Phoitos saraylarında geliştirilmiş olan yüksek kalite standartları ve tasarım ölçütleri kaydedilmeye değerdir. Romalılar toplu kullanılan yüzme havuzları ve banyoların yapımını büyük ustalıkla gerçekleştirmiştir.Japonya"da ise okullarda yüzme eğitimini zorunlu kılan imparatorluk fermanı yayınlanmış ve uygulamaya koymuşlardır.
Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra önemini yitirmesine karşın doğu toplumlarında suyun rekreaktif amaçlarla kullanımı yüz yıllarca çeşitli biçimlerde süregelmiştir. Özellikle Türk hamamı olarak adını duyuran bu yapılar özgün bir yapı biçiminin ve kültürün gelişmesinin öğeleri olmuşlardır.
Rusya"da buhar banyoları ve bunu soğuk nehir ve gölde yüzmenin izlediği davranış eski çağlardan beri popülerliğini korumuştur. Çin ve Japonya"da toplu banyo ve yüzme yaşam kültürünün bir parçası olarak yer almaktadır.
Avrupa"da Rönesans"tan 19. yüzyıla kadar bu yapılar bir gelişme gösterememiştir. Avrupa"da 19. yüzyıl yüzme havuzları konusunda gelişmelerin yoğunlaştığı bir dönem olarak kabul edilmektedir. Özellikle Doğuda ve Dünyanın çeşitli yerlerinde sömürgeler kurmuş olan ingilizler Japonya ve Hindistan"da yüzme havuzu ve toplu halk banyosu düşüncesini benimsemiş ve ülkelerine getirmişlerdir. Böylelikle ingiltere ve Avrup"da yüzme havuzları hızla yayılmışlardır. 1860"larda bu Amerika"ya da sıçramış ve az sayıda da olsa yapılmaya başlanmıştır. Yakın ilişkili bir başka gelişmede yüzme havuzlarında suyun sterilizasyonu amacıyla ilk defa klor kullanımına başlanılmasıdır.
İlk resmi Yüzme yarışlarının 1837 de Londra da yapıldığı bilinmektedir.1882 den sonra Avrupadaki ülkelerin bir çoğu Yüzme Federasyonlarını kurdular .1896 da modern olimpiyatların başlaması ile Yüzme Branşı da eklenmiş oldu ve Yüzme yarışları organnizasyonu yapıldı.Yüzme branşının dünya üzerinde gelişmesi sonucu ; 1909 "da Londra"da Uluslar arası Amatör Yüzme Federasyonu FINA (Federation İnternationale de Natation Amateur) kuruldu . 1920-1930"lar Amerika"da en fazla yüzme havuzunun inşa edildiği yıllardır. İkinci Dünya Savaşı ve onu takip eden yıllarda ekonomik çöküntüler nedeniyle doğal olarak yüzme havuzu yapımları durmuştur. Durgunluk 1950"lerin ortalarına doğru hızla hareketlenme ve artışa dönmüştür. Bunda inşaat teknikleri filtrasyon ve diğer havuz tesisatlarındaki gelişmeler önemli rol oynamıştır. 1950"lerden günümüze kadar olan zaman dilimi içerisinde de özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede yüzme havuzu yapımında sürekli bir artış gözlenmektedir. Bu alan başlı başına bir endüstri ve büyük bir pazar oluşturmuştur.
Rekreasyon dinlenme eğlence ve SPOR yüzme havuzlarının baş kullanım amaçları olarak görülmektedir. Turizm sektöründe de yüzme havuzları turizm yapılarının bir parçası haline gelmiştir (Bugün Türkiye"de yüzme havuzlu Otel sayısı 720"dir) Ayrıca yaşam standartlarının gelişmesi ve kısa tatillerde deniz kenarlarına ulaşım güçlüğü dinlenme eğlence rekreasyon kullanımları yapılan yüzme havuzlarının sayısını artırmaktadır.
Türkiye"de yüzme havuzu sektöründe özellikle havuz yaptıranların ve kullanımından sorumlu olanların bilinçsiz olması ve ölçü olarak sadece maliyet unsurunun ele alınması ve bu konuda ne bir standart ne de bir kontrol olmaması nedeniyle havuzların büyük bir kısmı sağlık açısından bir risk faktörü olmaktadır. İnsan sağlığı bakımından çok önemli bir unsur olan havuz suyunun temizliği ve bir takım özellikleri uygun bir şekilde bir çok sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır.
Hintlilerin dini amaçla oluşturdukları su kültürünün M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzandığı biliniyorsa da su ile ilgili yaşam biçimi kültürüne ilişkin en iyi korunmuş yapı örnekleri Ege uygarlıklarına aittir. M.Ö. 1700-1400 arasında Kronos ve Phoitos saraylarında geliştirilmiş olan yüksek kalite standartları ve tasarım ölçütleri kaydedilmeye değerdir. Romalılar toplu kullanılan yüzme havuzları ve banyoların yapımını büyük ustalıkla gerçekleştirmiştir.Japonya"da ise okullarda yüzme eğitimini zorunlu kılan imparatorluk fermanı yayınlanmış ve uygulamaya koymuşlardır.
Roma imparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra önemini yitirmesine karşın doğu toplumlarında suyun rekreaktif amaçlarla kullanımı yüz yıllarca çeşitli biçimlerde süregelmiştir. Özellikle Türk hamamı olarak adını duyuran bu yapılar özgün bir yapı biçiminin ve kültürün gelişmesinin öğeleri olmuşlardır.
Rusya"da buhar banyoları ve bunu soğuk nehir ve gölde yüzmenin izlediği davranış eski çağlardan beri popülerliğini korumuştur. Çin ve Japonya"da toplu banyo ve yüzme yaşam kültürünün bir parçası olarak yer almaktadır.
Avrupa"da Rönesans"tan 19. yüzyıla kadar bu yapılar bir gelişme gösterememiştir. Avrupa"da 19. yüzyıl yüzme havuzları konusunda gelişmelerin yoğunlaştığı bir dönem olarak kabul edilmektedir. Özellikle Doğuda ve Dünyanın çeşitli yerlerinde sömürgeler kurmuş olan ingilizler Japonya ve Hindistan"da yüzme havuzu ve toplu halk banyosu düşüncesini benimsemiş ve ülkelerine getirmişlerdir. Böylelikle ingiltere ve Avrup"da yüzme havuzları hızla yayılmışlardır. 1860"larda bu Amerika"ya da sıçramış ve az sayıda da olsa yapılmaya başlanmıştır. Yakın ilişkili bir başka gelişmede yüzme havuzlarında suyun sterilizasyonu amacıyla ilk defa klor kullanımına başlanılmasıdır.
İlk resmi Yüzme yarışlarının 1837 de Londra da yapıldığı bilinmektedir.1882 den sonra Avrupadaki ülkelerin bir çoğu Yüzme Federasyonlarını kurdular .1896 da modern olimpiyatların başlaması ile Yüzme Branşı da eklenmiş oldu ve Yüzme yarışları organnizasyonu yapıldı.Yüzme branşının dünya üzerinde gelişmesi sonucu ; 1909 "da Londra"da Uluslar arası Amatör Yüzme Federasyonu FINA (Federation İnternationale de Natation Amateur) kuruldu . 1920-1930"lar Amerika"da en fazla yüzme havuzunun inşa edildiği yıllardır. İkinci Dünya Savaşı ve onu takip eden yıllarda ekonomik çöküntüler nedeniyle doğal olarak yüzme havuzu yapımları durmuştur. Durgunluk 1950"lerin ortalarına doğru hızla hareketlenme ve artışa dönmüştür. Bunda inşaat teknikleri filtrasyon ve diğer havuz tesisatlarındaki gelişmeler önemli rol oynamıştır. 1950"lerden günümüze kadar olan zaman dilimi içerisinde de özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede yüzme havuzu yapımında sürekli bir artış gözlenmektedir. Bu alan başlı başına bir endüstri ve büyük bir pazar oluşturmuştur.
Rekreasyon dinlenme eğlence ve SPOR yüzme havuzlarının baş kullanım amaçları olarak görülmektedir. Turizm sektöründe de yüzme havuzları turizm yapılarının bir parçası haline gelmiştir (Bugün Türkiye"de yüzme havuzlu Otel sayısı 720"dir) Ayrıca yaşam standartlarının gelişmesi ve kısa tatillerde deniz kenarlarına ulaşım güçlüğü dinlenme eğlence rekreasyon kullanımları yapılan yüzme havuzlarının sayısını artırmaktadır.
Türkiye"de yüzme havuzu sektöründe özellikle havuz yaptıranların ve kullanımından sorumlu olanların bilinçsiz olması ve ölçü olarak sadece maliyet unsurunun ele alınması ve bu konuda ne bir standart ne de bir kontrol olmaması nedeniyle havuzların büyük bir kısmı sağlık açısından bir risk faktörü olmaktadır. İnsan sağlığı bakımından çok önemli bir unsur olan havuz suyunun temizliği ve bir takım özellikleri uygun bir şekilde bir çok sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır.
Dünyanın En Pahalı Spor Külüpleri
Ülkemizde olmasa da Amerika’da belki de en popüler spor dalı olan beyzbol aynı zamanda ekonomisi ile de dünyanın en çok para döndüğü spor dallarından birisi. Uzun bir geçmişe sahip olan New York Yankees beyzbol takımı aynı zamanda tarihin en ünlü beyzbolcularını bünyesinde barındırmıştır.
Belki de bu sebeptendir ki New York Yankees şu anda dünyanın en pahalı spor takımı olma ünvanını elinde bulunduruyor.
Sportsintelligence.com için yıllık olarak hazırlanan ve tüm dünyadan 211 takımı içeren sporcu maaşları raporuna göre, New York Yankees oyuncularının yıllık ortalama maaşı 7 milyon doların biraz altında bulunuyor. Takımın en çok para kazanan oyuncusu ise 30 milyon dolarlık inanılmaz maaşı ile A-Rod, tam ismi ile Alex Rodriguez. Aslında Yankees’in oyuncularına ödediği maaşlar o kadar yüksek ki kulüp, Beyzbol Federasyonu’na ekstadan 23 milyon dolarlık lüks vergisi ödemek zorunda. Bu kural bize biraz yabancı gelebilir ama Amerika’da tüm profesyonel spor dallarında uygulanan ve takımların güç dengesini bozmamak amaçlı koyulmuş olan bir kural.
Yankees’i İspanyol futbol takımları Real Madrid ve Barcelona sırası ile 6.3 milyon dolar ve 6 milyon dolarla izliyor. Amerika içinde ikinciliği alan kulüp ise NBA basketbol takımı Dallas Mavericks. Dünya sıralamasında da beşinciliği alan Mavericks’in oyunculara verdiği ortalama maaş 5.3 milyon dolar.
Belki de bu sebeptendir ki New York Yankees şu anda dünyanın en pahalı spor takımı olma ünvanını elinde bulunduruyor.
Sportsintelligence.com için yıllık olarak hazırlanan ve tüm dünyadan 211 takımı içeren sporcu maaşları raporuna göre, New York Yankees oyuncularının yıllık ortalama maaşı 7 milyon doların biraz altında bulunuyor. Takımın en çok para kazanan oyuncusu ise 30 milyon dolarlık inanılmaz maaşı ile A-Rod, tam ismi ile Alex Rodriguez. Aslında Yankees’in oyuncularına ödediği maaşlar o kadar yüksek ki kulüp, Beyzbol Federasyonu’na ekstadan 23 milyon dolarlık lüks vergisi ödemek zorunda. Bu kural bize biraz yabancı gelebilir ama Amerika’da tüm profesyonel spor dallarında uygulanan ve takımların güç dengesini bozmamak amaçlı koyulmuş olan bir kural.
Yankees’i İspanyol futbol takımları Real Madrid ve Barcelona sırası ile 6.3 milyon dolar ve 6 milyon dolarla izliyor. Amerika içinde ikinciliği alan kulüp ise NBA basketbol takımı Dallas Mavericks. Dünya sıralamasında da beşinciliği alan Mavericks’in oyunculara verdiği ortalama maaş 5.3 milyon dolar.
Polat, Helvacı ve iki yöneticiyi istifaya çağırdı!
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, yönetim kurulu üyeleri Mehmet Helvacı, Doğan Yalçınkaya ve Vedat Eşkinat'ı istifaya davet etti.
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, yönetim kurulu üyeleri Mehmet Helvacı, Doğan Yalçınkaya ve Vedat Eşkinat'ı istifaya davet etti.
Dedeman Oteli'nde bazı yönetim kurulu üyelerinin de katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Adnan Polat, özellikle kulüp ikinci başkanı Mehmet Helvacı'ya yönelik ağır ifadeler kullandı.
Başkan Polat, 'Sıkıntılı günlerde kimin ne olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz' derken, şunları söyledi:
'Düşünebiliyor musunuz, yönetim kurulu toplantısında ikinci başkanım bana, 'Biz ibra olmayacağız, onun için erken seçime gidelim. Erken seçime gidersek ibra oluruz' diyor. İbra olmak gibi bir derdim yok. Ben yaptığım her işin hesabını veririm. Sanki Galatasaray yönetimi yolsuzluk, hırsızlık yapmış gibi ibradan korkuyorlar. Şeffaflığı bu kulübe ben getirdim. İsteyen istediğini söylesin. Biz doğruları getirir genel kurul üyelerinin önüne koyarız. Onların verdiği karara da saygı duyarız.
Helvacı, 'Eğer bu olmazsa, ben ikinci başkan olarak seçim için imza kampanyası yaparım' diyor. Ben yanlış anladım zannettim, tekrar sordum. Dün yönetim kurulundan sonra açıklama yaptığı için ben de açıklıyorum. Yoksa bunu anlatmazdım. Şunu anlaması lazım ki, kimse Galatasaray Kulübü Başkanlık makamını ve yönetimini tehdit edemez, şantaj yapamaz. Bunun adı ihanettir. Onun için Sayın Mehmet Helvacı'yı, Sayın Doğan Yalçınkaya'yı ve Sayın Vedat Eşkinat'ı onurlu insanlar gibi hepinizin huzurunda istifaya davet ediyorum.'
Bugüne kadar Galatasaray camiasının bütünlüğü, menfaatleri adına hep sabır gösterdiğini vurgulayan Polat, 'Ama Galatasaray Başkanı da bir aslandır, bunu unutmayın. Bir kuzu değildir. Biz kader birliği yaptık Sayın Helvacı'yla 5 yıl boyunca... Çok da iyi işler yaptık, ama artık bu noktadan sonra beraber olmamız söz konusu değil. Onun için kendilerinin lütfen bugün içinde istifalarını getirmelerin rica ediyorum' şeklinde konuştu.
Polat, düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
"Yoğun bir ocak ayı yaşadık. Hayatın en yoğunu olduğu 20 gün yaşadık. Süper lig başkanlarıyla TT Arena'yı gezdik, 8 Ocak'ta yeni üyeleri kabul ettik, 11 Ocak'ta Sami Yen'e veda ettik. 14 Ocak'ta Türk Telekom Arena'nın açılışı ve yönetim kurulu toplantısı gibi yoğun günler yaşadık"
"KİMSE GALATASARAYLILIĞIMI TARTIŞAMAZ"
Gheorghe Hagi'nin istedikleri oldu
Galatasaray ara transferde hep aynı şeyleri söyledi; Hagi'nin isteği doğrultusunda transfer yapılacak! Öyle de oldu. Hagi'nin bildiği tanıdığı, futboluna güvendiği isimler Galatasaray'ın kadrosuna katıldı.
Ne diyordu Hagi?
Takım için oynayacak. Mücadele gücü yüksek, savaştan kaçmayacak oyuncular istiyorum.
Culio, Zapata ve Stancu, Hagi'nin onay verdiği futbolcular.
Keza, Ka Kazım da Hagi'nin istediği bir futbolcuydu. Yekta da...
Şimdi Galatasaray ilk yarıya oranla sahada daha güçlü bir takım olarak boy gösterecek.
İlk algılamalarım bunlar.
Futbol kalitesini de gelecek günlerde göreceğiz ama Galatasaray mücadele edecek bir takım kurdu. Eksik yerlerini bilinçli bir şekilde transfer etti.
Yabancı kontenjanı
şu an dolu
Zapata, Neill, İnsua, Lorik Cana, Kewell, Baroş, Pino, Culio, Stancu, Misimoviç'le takımda 10 yabancı var.
Misimoviç gönderilebilirse belki bir yabancı daha alınacak.
Bunu da son on gün belli edecek.
Belki anlaşılarak Misi dondurulabilir de...
Zayıf ihtimal ama olabilir.
Ara transfer için gereken yapılmıştır.
Şimdi marifet Hagi'ye kalıyor.
Tugay-Hagi ikilisi yepyeni bir Galatasaray'ı Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena'nın çimlerine çıkartırsa umutlar artar.
Galatasaray artık sakatlıktı, eksiklikti, uyumsuzluktu nakaratından kurtulacak.
Galatasaray ara transferde hep aynı şeyleri söyledi; Hagi'nin isteği doğrultusunda transfer yapılacak! Öyle de oldu. Hagi'nin bildiği tanıdığı, futboluna güvendiği isimler Galatasaray'ın kadrosuna katıldı.
Ne diyordu Hagi?
Takım için oynayacak. Mücadele gücü yüksek, savaştan kaçmayacak oyuncular istiyorum.
Culio, Zapata ve Stancu, Hagi'nin onay verdiği futbolcular.
Keza, Ka Kazım da Hagi'nin istediği bir futbolcuydu. Yekta da...
Şimdi Galatasaray ilk yarıya oranla sahada daha güçlü bir takım olarak boy gösterecek.
İlk algılamalarım bunlar.
Futbol kalitesini de gelecek günlerde göreceğiz ama Galatasaray mücadele edecek bir takım kurdu. Eksik yerlerini bilinçli bir şekilde transfer etti.
Yabancı kontenjanı
şu an dolu
Zapata, Neill, İnsua, Lorik Cana, Kewell, Baroş, Pino, Culio, Stancu, Misimoviç'le takımda 10 yabancı var.
Misimoviç gönderilebilirse belki bir yabancı daha alınacak.
Bunu da son on gün belli edecek.
Belki anlaşılarak Misi dondurulabilir de...
Zayıf ihtimal ama olabilir.
Ara transfer için gereken yapılmıştır.
Şimdi marifet Hagi'ye kalıyor.
Tugay-Hagi ikilisi yepyeni bir Galatasaray'ı Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena'nın çimlerine çıkartırsa umutlar artar.
Galatasaray artık sakatlıktı, eksiklikti, uyumsuzluktu nakaratından kurtulacak.
15 Ocak 2011 Cumartesi
ali samiyene veda
Galatasaray Ali Sami yene veda ediyor.bügün acılması beklenen galatasarayın yeni stadı yeni tarihler
yazmayı, tekrar efsaneler gerçekleştirmeyi beklıyor.Ali Samiyene veda hiçte kolay olmayacak.O stadta
neler yaşandı neler görüldü, kimleri gördü,kimleri hissetti.galatasaray için ayrılık kolay olmayacak çünkü
galatasaray ali samiyende büyük sevinçler yaşadı, büyük devleri yıktı, imparatorun başarısını burda yaşadı.
cimbob türkiyenin kalbini ali samiyende fetetti.gögsümüzü kabartarak yurtdışında aslan kesilen cimbobun
ünü avrupayı delli geçti. ali samiyen imparatoruyla, lucesco suyla tarih yazdı.galatasaray tüm bu iyi hatıralarla
hüzünlü ve mutsuz hatıralarla ali samiyene veda etmeye başlıyor.dileriz cimbob yeni stadında büyük başarılara,
tarihler yazmaya, devleri yıkmaya, derbileriyle tüm dünyaya örnek olan ve tüm dünyayı heyecanlandıran
maçlara imza atmasını temenni ederiz.
yazmayı, tekrar efsaneler gerçekleştirmeyi beklıyor.Ali Samiyene veda hiçte kolay olmayacak.O stadta
neler yaşandı neler görüldü, kimleri gördü,kimleri hissetti.galatasaray için ayrılık kolay olmayacak çünkü
galatasaray ali samiyende büyük sevinçler yaşadı, büyük devleri yıktı, imparatorun başarısını burda yaşadı.
cimbob türkiyenin kalbini ali samiyende fetetti.gögsümüzü kabartarak yurtdışında aslan kesilen cimbobun
ünü avrupayı delli geçti. ali samiyen imparatoruyla, lucesco suyla tarih yazdı.galatasaray tüm bu iyi hatıralarla
hüzünlü ve mutsuz hatıralarla ali samiyene veda etmeye başlıyor.dileriz cimbob yeni stadında büyük başarılara,
tarihler yazmaya, devleri yıkmaya, derbileriyle tüm dünyaya örnek olan ve tüm dünyayı heyecanlandıran
maçlara imza atmasını temenni ederiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)