29 Mart 2011 Salı

Türkiyede Neden Tenis Gelişmiyor?

Her zaman yakınırız: neden türkiyede çeşitli spor dalları gelişmiyor, neden spor denilince futbol ve

basketboldan başka birsey bilmeyiz diye.Dünya da onca spor dalları mevcutken  bizde  spor dalları kıt 

durumdadır. Neden  bu spor kaynaklarını yaymak için geniş kapsamlı çalışmalar yapılmıyor.iş tenis

federasyonunun ispanyol tenis duayenini Lluis Bruguera yi tenisin başına getirmek degildir.İş  tenisi ne kadar

hayatımıza soktuğumuz ve ne kadar benimsediğimizdir.bizde ki tenis sporunun beyinlerdeki karşılığı şudur:

tenis sporu var, orda bir yerlerde oynanılıyor birileri tarafından. peki ya bu birileri kim halk için;onlar öteki

kesimdir, onlar bircok sorunu aşmış kişilerdir. onlar için tenis kursunun üçreti kulak arkasıdır.onlara göre tenis

halkın sporu değildir.sadece futbol halkın sporu olabilir.Sorarım: nerde her sokak başında tenis kortları var,

nerde tenis kurları üçretsiz verilir yahut cüzi üçrete verilir.Eğer tenis halka sevdirilseydi, imkanlar sağlansaydı.

 Eminim ki tenis severler ve oynayanlar, futbolseverlerden ve oynayanlardan daha fazla ve nitelikli olabilirdi.

örnek verecek oluırsak litvanya gibi cok gelişmemiş ülkelerde basketbol sporunun bu  kadar gelişmesinin

sebebi her köşe başında basketbol sahalerı olmasıdır. yani halkın içindedir, dışında değil.

Türkiyede Tenis

Tenis Türkiye'de 1900'lü yıllarda, İngiliz diplomatlar aracılığıyla tanıtıldı. 1905'te İzmir, Bornova ve Karşıyaka'da İngilizler arasında tenis oynanıyordu. Türklerin ilk tenis oynadıkları tarih ise 1915 oldu. Bu tarihten itibaren Amerikan kolejlerinde tenis oynanmaya başlandı. Fenerbahçe'de tenis kulübünün kurulmasıyla Fuat Hüsnü Kayacan ilk Türk tenis hareketini başlattı.
Tenisçilerimizin uluslararası alanda ilk kez katıldıkları 1930 Balkan şampiyonasında, çiftlerde Sedat Erkoğlu-Vahram Şirinyan 1. oldular. 1942'de " Tenis, Eskrim, Dağcılık " (TED) kulübünün Muhterem Sökmen, Avni Şaşa, Cihat Tegin, Mecdi Serdengeçti, Rıza Arseven, Memduh Moran gibi isimlerin öncülüğünde kurulmasıyla birlikte Türk tenisinde yeni atılımlar gerçekleşti. 1923 yılında TİCİ'nin bünyesinde kurulan Tenis Federasyonu'nun ilk başkanlığına Server Bey getirildi. 1939'da bağımsız olan federasyonun başkanlığını Kerim Bükey üstlendi. Türk milli takımı, Davis kupasına ilk kez 1948 yılında katıldı ve ülkemizde oynanan karşılaşmada Yugoslavya'ya 5-0 mağlup oldu.
Bundan sonra uzun süre Davis kupasında tur geçemeyen takımımız ilk galibiyetini 1974'de Lübnan'ı 3-2 yenerek aldı. 1980 yılında İzmir'de yapılan İslam Oyunları'nda tek bayanlarda Tevfika Celaloğlu, çift bayanlarda Tevfika Celaloğlu- Emel Erdem çifti ve karışıkta Tevfika Celaloğlu ile Kemal Ambar çiftinin şampiyonlukları Türk tenisinin en önemli başarıları arasında yer aldı.

19 Mart 2011 Cumartesi

Yine Mi Galatasaray Yine Mi

        Artık şu sahneleri ne zamana kadar göreceğiz, ne zaman şu fenerbahçe'nin ezimetinden kurtulacağız?

Artık eski galatasarayı istiyoruz.gerçekten de olmuyor: onca taraftara yazık. yıllardır  büyük sorun haline geldi

gs nin fenerbahçe yi yenememesi acaba sorun nerden kaynaklanıyor nasıl oluyorda ligin 17. 18. sırasında

bulunan takımlara yenilen ve mücadelelerinden zorla cıkan fenerin nasıl oluyor

da GS yi görünce işler değişiyor anlamış değilim.Anlayalım artık yıllardır süren şu husumeti, anlayalım GS nin

fenere olan ezikliğini.Yakışmıyor galatasaray yakışmıyor. çünkü  sen tarih yazansın, çünkü sen 4 yıl üst üste

şampiyon olan cimbobsun, çünkü sen adını, türkiye nin bile  bilinmediği ülkelerde ülkenin adını duyuran

gururumuzsun. dileriz en kısa zamanda gerçek cimbob olursun. yoksa eskileri hatıralarda yaşatıp 

hatırlayacağız seni. Nice hagilere, nice hakan şükürlere, nice fatih terimlere.

10 Mart 2011 Perşembe

İŞTE GERÇEK FUTBOLL



 Futbol seyircisiz gölü saygıyla  yaşamaktır.Futbol gülmektir.  Futbol kaçmaktır. futbol sakarlıktır.futbol tesadüftür. futbol mantıktır.. futbol top olmak ve topu idare edememektir. top yuvarlaktır önce futbolcunun suratıni sonra kaleleri delmektir. FUTBOL GOLÜ YAŞAMAKTIR KOTROLSÜZCE.    

bir tarafta top bir tarafta kaleci

mükemmellll goller

GUTİ KENDİNİ YANLIZ MI HİSSEDİYOR?

"Bir gün Real Madrid'e döneceğim"Hatırlar mısın şöyle bir sözümüz vardı. davulun sesi uzaktan güzel gelir.tıpkı bizlere de söhret dolu, para içinde yüzen hayatlar  ne kadar da güzel, ulaşılmaz, imrenerek bakılan hayatların sesi uzaktan hoş gelir. ve görülür.bizler bilmeyiz onların acılarını, üstlerinde ki magazin baskısını,yanlızlıklarını ve belkide en önemlisi içinde bulundukları sahte arkadaşlıkların iki yüzlülüklerini. Bir düşünün para içinde yüzdüğünüzü ve artık ne yapacağınızı bilmeyecek durumda olduğunuzu,herkesin size sırf popülerliğinizden dolayı birer yalaka hemde kaymaklı  yalaka şeklinde davrandığını düşünün ve kendinizi onların yerine koyduğunuzda fazla söze hacet etmeden hımmm diyiverriyorsunuz.Beşiktaş'ın yıldız futbolcusu guti dün ispanyanın özel bir radyosuna adeta içini döktü. Boğaz'ın Asya yakasında büyük bir evde tek başına oturan ve sanki bir öğrenci hayatı sürdüğünü anlatan Guti, ''Takım arkadaşlarımla aram iyi ama herkesin kendine göre yaşam tarzı ya da ailesi var. O yüzden onlarla çok fazla birlikte vakit geçiremiyorum. Yalnızım ve kendimi biraz terk edilmiş hissediyorum. Belki tanıdığım insanlardan daha çok şey bekliyordum ama bu herkese olur. Yapabileceğim tek şey kendimle mutlu olmak ve öyleyim de'' diye konuştu.bu acıklamalar belkide bizlere ünlü insanların yaşamlarının zorluluğuna örnek teşkil edebilir.
İşte Real Madridli futbolcuların lakapları

İşte Real Madridli futbolcuların lakapları

Real Madrid'de ortaya koyduğu performansla dikkatleri üzerine çeken Mesut Özil'in takma ismi Nemo.

Genç oyuncunun takım arkadaşları tarafından gözlerinin benzerliği nedeniyle "Kayıp balık Nemo" adlı çizgi filmin kahramanının ismiyle çağrıldığı ortaya çıktı.

Real Madrid'de diğer oyunculardan yakışıklılığı
ile dikkatleri ceken  Casillas'ın lakabı kaptan, Cristiano Ronaldo'nunki makine, Adebayor'unki ise Avatar. Real'de Benzema'nın monşer, Pedro Leon'un domates, Arbeloa'nın Robocop, Granero'nun ise bohem takma isimlerine sahip oldukları bildirildi.

İspanyolcayı hızla öğrendiğini söyleyen Mesut, "Söylenenleri anlıyorum. Ama konuşmakta zorlanıyorum" dedi. 22 yaşındaki oyuncu, Zinedine Zidane'a benzetilmekten büyük onur duyduğunu belirtirken, "Ancak o büyük bir yıldızdı. Ben ise henüz yolun başındayım" diye konuştu.22 yaşındaki mesut'un yaptığı mütevazi acıklamaları onun bu gidişle kendinden daha fazla söz ettirecegi kesin.yeterki disiplinli bir şekilde hayatına sıkı sıkı sarıldıkça ve asla başarısızlıkların arkasından bakmayarak yoluna devam ettikçe istediğin sen olursun.



Galatasaray, spor Toto Süper Lig'de 13 Mart Pazar günü oynayacağı Ankaragücü maçının hazırlıklarını, yaptığı çift antrenmanla sürdürdü.
Günün ilk antrenmanında, futbolcuların salonda fitness çalışması yapıp, basketbol salonunda 4 takım halinde basketbol oynadı. Futbolcular günün ikinci antrenmanında ise sahada yoğun kar yağışı altında çalıştı. Sarı-kırmızılılar, antrenmanda topla pozisyon oyununun ardından dar alanda çift kale maç yaptı.
Antrenmanlara tedavisi devam eden Sabri Sarıoğlu'nun katılmadığı, Arda Turan ve Lucas Neill'in ise günün  antrenmanında salonda çalıştığı ifade edildi. Galatasaray, yarın yapacağı tek antrenmanla hazırlıklarına devam edecekCimbom salonda çalıştı - FUTBOL - Spor Toto Süper Lig